30 Haziran 2015 Salı

İnternet Hız Testi Nasıl Yapılır?

Kullandığınız internetinizin hızı zaman zaman beklediğinizin altında kalabilir. İzlemeye çalıştığınız bir filmi indiremeyebilir, almaya çalıştığınız önemli bir maili almakta gecikebilir, ödev veya iş için yapmanız gereken bir araştırmayı yapamayabilirsiniz. Bu değişen hız, internet servis sağlayıcınızın yaşadığı arızalar nedeniyle olabileceği gibi, kullandığınız cihazınızla ilgili olabilir veya gün içinde bazı saatlerde aynı servis sağlayıcıyı kullanan diğer abonelerin de yoğun olarak interneti kullanılmasıyla “adil kullanım” gibi bir sebeple yavaşlama yaşanabilir.

Kullandığınız internetin yavaşlama sebebinin kullandığınız cihaz olup olmadığını anlamanızın yolu, internetinizin hızını kullandığınız cihaz vasıtasıyla ölçmek olabilir. Çünkü hızı ölçmek, hattınıza gelen internetin hızını ve kalitesini görmenizi sağlar. Hızı ölçtüğünüzde, yavaşlık veya arıza gibi bir aksaklık görmüyorsanız, cihazınızdaki bir sorun nedeniyle hızın düştüğünü anlayarak, çözüme giderken cihaza odaklanabilirsiniz.

Hız Testi Yöntemleri


  • İnternet servis sağlayıcınızın resmi sitesini açınız. Abonelik işlemlerini yaparken size verilen abone numarası ve şifreniz ile siteye giriş yapınız. Giriş yaptıktan sonra, abone işlemlerinin yer aldığı bölüme giriniz. Menüleri inceleyerek, hız testinin yapıldığı bölümü bulunuz. Şimdi hızınızı test ederek, size vaat edilen hızın, cihazınıza gelen hızla aynı olup olmadığını görebilirsiniz. 
  • Bir diğer yöntem ise sadece hız testi yapmak için kurulan ve dünya çapında oldukça sık ve yoğun kullanılan hız testi sitelerini kullanmaktır. Arama motoruna “Hız testi” veya “Speed test” yazmanız halinde, karşınıza bu konuda kurulmuş siteler çıkacaktır. Bu siteler; zaman zaman kısa bir videoyu indirmenizi isteyerek, indirme işlemi sırasında hızınızı test edebilir ya da benzer uygulamalar ile interneti kullandığınız anda cihazınıza gelen internetin hızını tespit edebilir. Bu siteleri kullanırken, indirmeniz istenen video veya benzeri uygulamaların virüs içerebileceğini unutmayınız. Bu yüzden, bilinmedik bir siteyi kullanmak yerine yaptığınız arama sırasında, yorumlara da dikkat ederek, güvenli siteleri kullanmaya çalışınız.

     

     Akıllı Telefonlar ve İnternet Hızı


3G teknolojisinin yaygınlaşması ve akıllı telefonların kullanım oranlarının artması ile birlikte, hız testi yapan Android ve IOS tabanlı uygulamalarda kullanılmaya başlanmıştır. WI-FI denen kablosuz interneti, akıllı telefonunuz vasıtasıyla kullanıyor olsanız bile bu uygulamalar sayesinde, kullandığınız internetin hızını tespit edebilirsiniz.

Genellikle bu uygulamalara, cihazla birlikte gelenler arasında bulunmadığından, satın alarak indirebileceğiniz gibi ücretsiz uygulamaları da kullanabilirsiniz. Diğer internet kullandığınız cihazlarda olduğu gibi virüslü içerikten korunmak, dikkat edilmesi gereken ilk konulardan biridir.

Çözüm Önerileri 

  • Servis sağlayıcınızın size sunduğu bilgilere bakarak, aldığınız hizmette “Adil kullanım kotası” olup olmadığını öğreniniz. Eğer var ise kotanıza uygun davranmak, internet hızınızı istediğiniz düzeyde tutmanızı sağlayacaktır. Kotayı aşmanız durumunda, ödediğiniz ücret artmasa bile, aldığınız internet hızınızın yavaşlamasına sebep olacaktır. 
  • İnterneti kullandığınız cihazın, sık sık kontrollerini yapınız ve açık olan diğer programları kapatınız. Bazı programlar, sizin kullanmanızı veya izin vermenizi beklemeden, internet bağlantısı sağlandığı anda, interneti kullanmaya başlar ve bu programlar çoğu zaman arka planda çalıştığından, ilk bakışta fark edilemeyebilirler. 
  • Wi-Fi veya 3G yöntemli bir internet kullanıyorsanız, bulunduğunuz yer çekme alanının dışında kalmış olabilir. Bazen sadece yer değiştirmek bile, aldığınız internet hizmetinin hızını değiştirebilir. Cihazınız vasıtasıyla hızınızı test ediniz. Düşük bir hız gördüyseniz, cihazınızı alarak yer değiştiriniz ve testinizi yeniden yapınız. Bu şekilde istediğiniz hızda internete kavuşmanız olası bir durumdur. 
  • Smart TV’lerde de hız testi yapacak uygulamalar yoktur genellikle ve bu uygulamalar TV’ye yüklenemez. En uygun yöntem, direk TV’ye bağlı olan interneti çıkararak bilgisayara takmak ve testi yapmak olabilir.

26 Haziran 2015 Cuma

Forex Piyasasında Nelere Dikkat Etmeli?


Forex’te dikkat edilmesi gereken pek çok ayrıntı var ve hata yaparak yani para kaybederek öğrenmek istemeyeceğiniz türden konulara değinmek istiyoruz. Deneme hesapları bunun için var ve kaldıraç oranlarındaki farklılık sizlerin 1 pips başına ne kadar kazanç ya da kayıp elde etmenize olanak tanımaktadır. Bu nedenle demo işlemlerinizde hangi enstrümanın kaldıraç oranının ne kadar olduğuna, ana paranızı devamlı artırarak kullanabilmeniz için ne kadarlık payını riske atmanız gerektiğini (en fazla %5), ertesi iş gününe işlemler sarkacak ise swap oranlarının artı ya da eksi maliyetli olup olmadığının kontrollerine dikkat etmelisiniz.

Yatırım Miktarı Ne Kadar Olmalı? 


100 dolar yeterlidir ve daha yüksek rakamları düşünüyorsanız, sanal hesaplarda başarılı bir grafik çizdiğinizden emin olmalı ve gerçek paranız ile de aynı istikrarın devamını sorgulamanızı öneririz. Sanal para ile gerçek para yönetimi arasında psikolojik faktörler farklı olacağı için aynı başarıları elde etmek biraz zorlaşabilir.

Aracı Kurum Seçimi 


SPK lisanslı olmasına özen verin ve Türkiye’de ofisi olan her Forex broker firmasında yetki belgesi vardır. Lakin SPK sitesinden siz yine de incelemelerde bulunun. Alış ve satış aralık farklılığı olan nitelenen spread farklılıklarının çok düşük olmasına dikkat edin. Eur/Usd 3-4 pips çok yüksektir ve bazı kurumlar 1 pips altında bile pozisyon açmanızı sağlayabilir. Spreadlerin dinamik değil sabit olmasına dikkat edin. Aracı kurum seçiminde karar kılsanız bile başlangıç depozitosu minimum tutar ile olmasını öneriyoruz. Firma ile beklentileriniz uyuştukça yeni yatırım miktarına geçebilirsiniz.

Maksimum Lot Miktarı 


Her 100 dolarlık bakiye için maksimum 0.01 lot hacim oluşturduğunuzu ve her 1 pipsin ortalama 0.10$ civarına denk geldiğini düşünün. 50 pips zarar olsa bile 5 dolar yani %5 anapara erimesi meydana gelir ve çok yüksek bir rakam değildir. 0.05 lot hacim oluşturduğunuzda 50 pips 25 dolar zarar yani %25 olarak yer alacaktır. İşlem hacimleriniz ne kadar küçük olursa, bir o kadar mantıklı yönetebilir ve gereksiz panik yapma olasılıklarınızı indirebilirsiniz.

Tuzaklara Dikkat Edin 


Forex’te 200 pips düşüş yapan bir paritede toparlanma çabaları her zaman olabilir ve o düşüşün zirve noktasını geçmediği sürece satış baskısı kısa vadede devam ediyor demektir. Ne zaman 50 pips kadar yükseliş olsa genelde birkaç short pozisyonun kapanmasından oluşan tepkiler olarak değerlendirilmeli. Sert düşüşlerde, biraz yükselmesini beklemek ve pozisyonun tekrar satış baskısı şeklinde hissedildiğinde işleme girmek size belki kazanç sağlayabilir. Lakin tam tersi yani 200 pips düşüşten sonra 50 pips tepki yükselişinde siz alış emri veriyorsanız, risk oranınız biraz daha artmış demektir ve piyasa yapıcıların uyguladıkları tuzaklardan birisi budur. Trendin rüzgar yönünde kalmalı ve bu türdeki örnekleri deneme hesaplarında canlı veriler eşliğinde bularak denemeler yapmalısınız. Tuzaklardan ne kadar hata payı çıkarabilirseniz, mantıklı karar almak bir o kadar yerinde olacak ve geçmişteki benzer oluşumları inceleyerek biraz daha hızlanmanız olasıdır.

22 Haziran 2015 Pazartesi

Kişisel Bütçe Nasıl Hesaplanır?

Kişisel bütçe hazırlanmasının örneğini sizlerle paylaşacağız ve yaptığınız harcama hatalarını da sizlere anlatmak istiyoruz. Öncelikle evinizin her alanda ihtiyacı olabilir ve yeni mobilya takımı, yeni bilgisayar, yeni cep telefonu, buzdolabı değişimi gibi aralarında en acil olanı ile başlamalısınız. Yapılan hatalardan biri çok sayıda ürünü tek bir ay içinde satın almak ve taksit ödemelerinde önlerindeki yaklaşık 12 ay boyunca sıkıntı yaşamaktır. Konunun içine işten çıkartılma ya da gelirlerde azalma girince, arkadaşlarınızdan borç almak kaçınılmaz olabiliyor. Önümüzü net olarak görebilmeliyiz ve biraz da gelir kısmındaki sınırdan gider anlamında uzak durmaya çalışmalıyız.

Kişisel Bütçe Nedir? 


İlerleyen aylarda ne kadar getiri yani maaş kazanacağımız genelde bellidir. Araya zam farkları gelirse, zaten tabloyu güncellersiniz. Asıl mesele giderlerin gidişatını ayarlamaktan geçmekte ve mümkünse gelirleri artırıcı ek formüller üzerine yoğunlaşmaktan geçmektedir. Yani tasarruf miktarlarına odaklanmalı ve bunu birazdan anlatacağımız tekniklerle değerlendirebilmeliyiz. Su, telefon, internet, elektrik kullanımı önlemler alınırsa fatura rakamları düşürülebilir. Örneğin, akşam sadece mutfağınızdaki sigorta açık kalsın ve geriye kalan tüm sigorta kısımlarını kapatın. Günün yaklaşık 8-10 saati tasarruf yapacaksınız ve her sene 100 TL miktarından fazla sırf elektrikteki bu hamle ile tasarruf sağlayabilirsiniz. Ayrıca elektrik faturalarını şişiren bir diğer ayrıntı ise kullanım miktarınızın yüksek olmasıdır. Doğal olarak çarpan değeri de yüksek oluyor ve çeşitli yüzdeler, diğer giderler işin içine girince fatura şişiyor.

Kişisel Bütçe Hazırlanması Nasıl Oluyor? 


Önünüze tertemiz bir kâğıt alın ve ortadan ikiye bölün. Sol kısımlar gelirleri temsil eder ve 12 ay boyunca ne kadar gelir elde edebileceğinizi buraya yazıyorsunuz. Maaşınız, varsa kira geliriniz, part-time çalışan varsa getirisini mutlaka ekleyin. Sağ kısmına da aynı mantık ile 12’ye bölerek harcamalarınızı yazmalısınız. Gelecek ay ne kadar elektrik, su, doğal gaz ödemesi yapacağınızı tam olarak kestiremeyebilirsiniz; lakin geçmiş aylara ilişkin rakamlar size mutlaka yön gösterecektir. Kredi kartı ödemelerinizin gelecek aylarda neler olabileceğini öngörün. Ayrıca siz harcama yapmazsanız ya da “her ay en fazla 150 TL harcama yapacağım” şeklinde kural koyarsanız biraz daha disiplinli iş ortaya çıkmış olur.

Gelir ve gider arasındaki farkı bulun ve net rakam oldukça düşük ise bunu artırmaya çalışın. Yani ayda 100 TL birikim pek bir şey ifade etmez, üstelik ayda 2.000 TL maaşınız varsa tasarruf yok gibi bir şeydir. Bazı ev aletlerini kullanmayı bırakmanız, elektrik faturasını düşürecektir. Banyo alışkanlıklarınızı belli bir periyoda eklemek, yani duştan feragat etmek size faydalı olabilir. Her ay mutlaka artırabildiğiniz kadar para biriktirmeye çalışın ve bunları örneğin, ayda 500 TL gibi rakamlara ulaşınca bireysel emeklilik sistemi için kullanabilirsiniz. Getirisi ilerleyen senelerde oldukça güzel olabilir. 300 TL miktarı ile Forex hesabı oluşturabilir ve yatırım yapabilirsiniz. Bazen ana para korumalı formları düzenli olarak satın almak da mantıklı olabilir. Yeter ki para biriktirin, önünüzde çok sayıda yatırım alanı var.

15 Haziran 2015 Pazartesi

İş Hayatı ile İlgili En İyi 5 Film

İş hayatına başlandığında kafasında birçok soru ve endişe olan çalışan, zaman geçtikçe olaylar yaşamaya ve sonuçlandırmaya başladıkça; bu soruların cevaplarını bulmaya, endişelerinin yersiz olduğunu görmeye veya endişelenmesi gereken başka bir sürü sorunlar olduğunu görmeye başlar. Ne kadar uzun çalışma hayatınız olursa olsun, “Ben her şeyi gördüm, yaşadım” diyemezsiniz, çünkü iş hayatında hiçbir şey aynı kalmaz.

Çalıştığınız kişiler değişebilir, çalıştığınız şirket değişebilir, çalıştığınız şirket sistem değiştirebilir hatta siz değişebilirsiniz. Bazen bu konuda yaşananlar, okunanlar yetmez ve başka kaynaklara ihtiyaç duyulabilir. Ama ders çalışma tarzında öğrenmek yerine, olayları bir bütün içinde görmek isteyebilirsiniz. Bunun yolu da iş hayatı hakkında çekilmiş filmleri izlemek olabilir. Senaryoların ve oyuncuların, iş hayatını anlamanızı kolaylaştırabileceği, size yol gösterebileceği pek çok film vardır.

İş Hayatı Hakkında İlk 5 Film 

Yurttaş Kane 


1941 yılında çekilen film, klasikler arasında sayılır. Zengin medya patronu Kane’in hayatını anlatmaktadır.

Wall Street 



1987 senesinde çekilmiş film, genç ve hırslı borsa broker’ı Gordon Gekko’nun iş hayatında yaptıklarını anlatıyor.

Ticaret Yolları 


1983 yapımı filmin oyuncuları arasında Eddie Murphy’de var. Amerikan rüyasını yorumlarken, sizi de cesaretlendirmekten geri kalmıyor.

Glengarry Glen Ross 


1992 yapımı film, Al Pacino ve Jack Lemmon gibi başarılı oyuncularla çekilmiş. Borsa spekülasyonlarını ve yaşananları beyaz perdeye taşımış.

Goodfellas 


1990 yılında çekilen film, bir grubun gizli anlaşmaları, grup içi dengelerin nasıl değiştiği, başarılar ve başarısızlıklar konulu ilginç bir film.

Türkiye ve İş Hayatı Filmleri 


Yakın zamana kadar, en geleneksel şekilde yürüyen iş ilişkileri, son yıllarda bilinçlenen ve eğitim seviyesi artan genç kuşak çalışanlar sayesinde değişmeye gelişmeye başlamıştır. Ancak bu gelişmelerle aynı paralelde film örnekleri henüz çok yoktur. Türkiye’de film sektörü, daha çok tarihi filmler ve eğlence filmleri üzerine çekilen örneklerde yüksek cirolar yaptığından, film seyircileri henüz iş hayatı konusunda çekilen veya çekilmekte olan bir filme para ödemeye hazır olmadığından, gösterilebilecek örnek yoktur. İş hayatını anlatan kitap gibi basılı dokümanların bile henüz çok sınırlı olduğuna bakarak, bu durum anlaşılabilir.

Sinema filmi şeklinde örnekleri göremesek de TV dizilerinde, aile ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri, siyasi ilişkiler gibi diğer konularla iç içe geçmiş şekilde iş hayatını da anlatıldığı örnekler görülmektedir. Bu örneklerde, doğulu büyük bir ailenin ebeveyn ve çocukları arasındaki ilişkiler anlatılırken; ayrıntılı şekilde iş hayatından da bahsedilebilir. İki yakın arkadaşın başlarından geçenler uzun uzun anlatılırken, bu iki yakın arkadaşın aynı iş yerinde ve bazen ortaklık şeklinde çalıştıklarını ve bu ortaklığın hayatlarındaki diğer tüm olayları nasıl etkilediğine şahit olabiliriz. Bu dizilerde işlenen konular, bazen çok abartıldığı düşünülse de gerçeğe oldukça yakın şekilde işlenen konulardan oluşmaktadır.

İp Uçları 


Bu tür filmleri izlerken, bulunduğunuz ülkenin çalışma şartlarını göz önünde bulundurmayı unutmayınız. Filmler, çekildiği ülkenin kültür düzeyine ve kanunlarına göre çekilmiş olabilir. Filmde gördüğünüz karakteri, kendi işyerinizdeki biriyle bağdaştırıp, filmde geçen diyalogun aranızda geçebileceğiniz düşünüp uygulamaya kalkmanız, ciddi bir tartışma ve hatta işinizden kovulmanızla sonuçlanabilir.

Filmlerin senaryolar üzerine olduğunu, karakterlerin oyuncu olduğunu unutmamak gerekir. Filmde gördüğünüz olay, iş hayatınızda yaşadığınız bir olaya birebir uyabilir; ancak sonucu gerçek hayatta çok farklı olabilir. Filmleri, iş hayatını kullanma kılavuzu gibi düşünmek yerine; bakış açınızı ve vizyonunuzu geliştirmek için izlemeniz daha doğru olacaktır. Gerçek hayat ve filmler arasında benzerlikler olduğu kadar, taban tabana zıtlıklar da vardır.

13 Haziran 2015 Cumartesi

Makro Ekonomi Nedir?

Makro ve mikro ekonomi hakkında giriş yapacağınız makalemizde ilerleyen paragraflarda farklı bilgileri bulmanızda mümkün ve bu terimleri anlamak için uzman bir iktisatçı olmanıza asla gerek yok. Yatırım analizleri oluşturulurken bazı oranların ne anlama geldiğini anlamak için kullanabilirsiniz.

Makro Ekonomi Nedir?


Birkaç parça ya da parçalar topluluğu değil, daha büyük skaladan resmin tam boyutunun görülmesini hitap eder. Kişiler arasındaki gelir dağılımı, ekonomik kalkınma paketinin sonucunun ne olduğu, hükümet borçlarına ilişkin analizler ve ne yapılacağının araştırılması, istihdam ve enflasyon oranları gibi geniş ölçekli analizler içerir. Makro ekonominin ilgilenmediği bir bölüm ise belirli bir takım piyasalara ilişkin fiyatlardır. Sektörel bazda incelemeler daha çok olmaktadır. Örneğin, bir araba markasının etkisi mikroya gireceği için otomobil sektörü, sağlık reformlarına ilişkin analizler, tarım ürünlerinin son durumları gibi daha derinlemesine rakamsal oranların, son durumların yer aldığı sistemler tercih edilmektedir.

Mikro Ekonomi Nedir? 


Mikro ekonomiyse; firmalar, para sahipleri ve yatırımları, ekonomik birimlere ilişkin davranışlar ve hane halkları ile ilgili bölüme aittir. Ürün fiyatlarının ya da kira fiyatlarının daha kontrollü hale gelmesi, tarım ürünlerine ilişkin hamlelerin özellikle ithalatla ilgili olanların ülkemizdeki çiftçiyi ne şekilde etkilediği, fabrika atıkları üzerine analiz yapılması ve çevreye olan zararlı etkilerinin boyutlarının bulunması gibi küçük analizler içermektedir. Genellikle mikroya ilişkin olan ve ekonomik anlamda araştırma konusu dışında bırakılma kararı alınan, yani veri olarak kabul gelen bazı unsurlar vardır ve bunlar makronun konusuna girer. Mikronun incelediği bazı veri yapıları da makroya aittir. Örnek olarak, genel fiyatlara ilişkin seviye analizi, toplam üretim kapasitesi, istihdama ilişkin son veriler gösterilebilir.

Her İkisi Birbirinden Bağımsız mıdır? 


Mikro ve makro ekonomi birbirinden asla bağımsız değildir ve mutlaka iç içe giren ve birbirinden destek alan bazı veriler vardır. İki bilim dalı olarak yazılmasının, yani bazı ayrımların yapılmasının iki sebebini sizlerle paylaşabiliriz. İktisat, verilerin doğru analiz edilmesi ve net şekilde şeffaf olarak paylaşılması, anlaşılmasını kolaylaştırması gerekir. Bu anlamda verileri okumada kolaylık sağlanması ilk faktör olarak ekleyelim. Diğeriyse bir firma ya da kişileri çember içine alacak olursak; onlar için geçerli olan bir gayenin, o firma ya da kişi içinde tanımlanan toplum açısından geçerliliğinin olmaması pekâlâ mümkün olabilir.

İstatistiki Verilerin Önemi 


TÜİK tarafından gerçekleştirilen ve saha araştırmalarının bilgisayar ortamına dökülmesi, oranların bulunması ve geçmiş veriler ile kıyaslanmasının yapıldığı iş bölümünün aşamalarını bugün sizlerle paylaştık. Ülkelerde bu derece şeffaf bir yapı olmadığı sürece yatırımcılar açısında güven kaybı oluşabilir ve verilerin yapay olduğu düşüncesi doğarak, sermayelerini geri çekmek isteyebilirler. Diğer taraftan istikrarı yakalayan, büyüme oranları ile göz dolduran ya da önemli ülkelerin peşinden gelen bir ülkede kredi derecelendirme kuruluşlarının da kredi notunda pozitif seyir göstermesi, emin olun faydalı olacaktır. İktisatçılar ve ekonomistler makro verilerin daha derinine inmek için mikro çalışmalara da dikkat ediyorlar.

10 Haziran 2015 Çarşamba

Doğru ve Etkili Bir Makale Nasıl Yazılır?

Yazarlık, birçok kişi için yaşam stili ve para kazanma kapısı olmuştur. Tarihte roman, makale, tiyatro yazarları ortaya koydukları eserlerle ünlenmişlerdir. Bazen de birçok bölümde öğrencilerin başarılı olmak için makale yazmaları gerekir. Makale yazmanın birçok yöntemi vardır. Etkili bir makale yazabilmek için bilgi birikimi gerekmektedir. Bilim ve eğitim dünyasında etkili ve başarılı olmak içinde etkili makaleler ortaya koymak gerekir.

Makaleler, bir konu hakkında kanıtlayıcı ve bilgilendirici yazılar olmalıdır. Bu nedenle belli tekniklere, kurallara bağlı kalmak gerekir. Her yazıda olduğu gibi makaleler de giriş, gelişme ve sonuç bölümünden oluşurlar. Giriş bölümünde ele aldığınız konuyu temel taşlarıyla okuyucuya sunarsınız. Bu bölüm makale için can alıcı kısımdır. Okuyucu, giriş bölümüne göre makalenizi okumaya devam eder, sıkıcı bulursa gerisini okuyamaz. Bu nedenle giriş bölümünde etkili cümleler kurmalı, okuyucu sıkmadan ilgisini çekecek noktalara değinmelisiniz.

Makale Yazmaya Başlarken Neler Yapılmalı?


Makale yazacağınız konu hakkında donanımlı bir şekilde bilgi edinmelisiniz. Topladığınız bilgileri öncelikle iyi anlamalı, ardından edinilen bilgiler içersinden istediklerinizi seçerek makalede yer vermelisiniz. Giriş bölümünde makale hakkında genel bilgilere değinmelisiniz. Yazar odaklı mı yoksa kurmaca bir dil mi kullanacaksınız, bunu da yazıya başlamadan önce belirlemeniz gerekir. Yazı boyunca bu dili kullanmalı, anlatım bozukluklarına yer vermemelisiniz.

Her konu hakkında birçok alt başlık bulunmaktadır. Bu alt başlıklardan hangilerine yer vereceksiniz, bunları da yazıya başlamadan bilmelisiniz. Sonuç olarak okuyucuya vereceğiniz mesajda önemlidir. Makale bu mesaj çevresinde gerçekleşecektir. Belli bir plan dâhilinde yazılmayan makaleler, istenilen etkiyi vermezler.

Etkili Makale Yazmak

Makale, ana olarak altı bölümden oluşur. İlk bölümde konu genel hatlarıyla incelenir. İkinci bölümde alt başlıklara değinilir. Üçüncü bölümde örneklemelere yer vermelisiniz. Dördüncü bölüm, yapmış olduğunuz araştırmalarda elde ettiğiniz konu uzmanlarının açıklamalarından alıntılar yapmalısınız. Beşinci bölüm, yazarın makaleyi yazarken kullandığı genel dil hakkında bir incelemedir. Son bölümde ise giriş kısmının içeriği derinlemesine ama uzun olmadan incelenerek, bir sonuca bağlanır.

Makale Yazarken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar 


Konu hakkında kendinize fikir listesi çıkarın. Farklı görüşte olan uzmanların açıklamalarını not edin. Bu görüş ayrılıklarının sebeplerini araştırın. Konunun alt başlıklarını ve konu üzerine yapılan diğer çalışmalarda belirtilen konuları genel olarak not edin. Konu hakkında detaylı topladığınız bilgileri önem sırasına koyun. Çok önemli olmayan ayrıntıları makalenizde yer vermeyin.

Makaleler uzadıkça okunması zorlaşacak, okuyucu sıkılacaktır. Okuyucuyu sıkmadan çok konu hakkında bilgi vermeye, can alıcı noktaları belirtmeye çalışın. Okuyucunun sıkılmaması için tek düzelikten kurtulun. Günlük yaşam içersinden örneklemeler, ünlü uzmanların görüşleri mümkünse görsellerden yararlanın. Grafikler, tablolar makalenizi daha dikkat çekici kılacaktır. Araştırmalara göre bir makalede en önemli kısım başlıktır. Can alıcı, ilgi çekici bir başlık seçerek yazınızın okunurluluğunu artırmayı hedefleyin.

Konu hakkında uzmansanız kendi görüşlerinize yer verin. Kelimeleri doğru ve yerinde kullanmaya özen gösterin. Anlaşılmayan, sık kullanılmayan kelime kullanımından kaçının. Makale yazarken gereksiz ayrıntılardan, aynı anlama gelen kelime kullanmaktan kaçının. Konu hakkında yapılan araştırma sonuçlarına, genel bulgulara, konunun yaratabileceği problemlere, topluma etkisine yer verin.

Makalenin en önemli kısımlarından biri de kaynakçadır. Kaynakça bölümünde yardım aldığınız kaynakçaları belirtmeyi unutmayın. Kaynakça bölümünde makalede kullandığınız anlamı bilinmeyen kelimelere, kısaltmaların açıklamasına yer verin. Makale yazmak zahmetli ve emek isteyen bir iştir. Bir günde bitireceğinizi düşünmeyin. Bu süreçte yazma konusunda tıkanabilirsiniz. Kendinizi vermeden, yazmak için yazmayın. O gün çalışmalara ara vererek daha sonra tekrar yazmaya devam edin.